Asistan hekimlerin hukuki sorumluluklarına değindiğim bir önceki yazımdan sonra; mevzuatta geçen adıyla “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS)” hakkında da bazı noktaları paylaşmak gereğini duydum.
Neden mi? Asistan arkadaşlarımızın pek çoğunda, yaptıkları tıbbi uygulamaların sorumluluğunun uzman hekim ve eğitim kadrosunda bulunan hocalarında olduğu kanaati mevcut. Bu yanlış anlamadan hareketle bazıları ZMSS yaptırmayabiliyor. Oysa ki, hem adı üstünde zorunlu olması, hem de malpraktis davalarında tazminat ödemelerinin karşılanması için kaynak oluşturması yönüyle çok önemli.
Mesleki sorumluluk sigortası ile ilk karşılaşmam Anesteziyoloji ve Reanimasyon ihtisasımı yaptığım 1990’lı yıllarda Almanya’da altı aylık rotasyonum sırasında oldu. İlk gün ameliyathaneye indiğimde kendimi tanıttıktan sonra sorulan ilk soru, sigortamın olup olmadığı idi. Poliçe hazırlanana kadar iki gün boyunca hastalara hiç dokunamamıştım. Sonraki yıllarda ise, gerekli olduğuna olan inancım ile; sigorta henüz zorunlu hale gelmeden dört-beş yıl öncesinden sigortamı başlattım.
Mevzuatta geçtiği şekliyle “Uzmanlık öğrencileri (asistanlar) devam ettikleri uzmanlık eğitimleri süresince, eğitimlerini bitirdiklerinde elde edecekleri uzmanlık dalı unvanına göre risk grubuna dahil edileceklerdir. Örneğin Acil Tıp uzmanlık öğrencisi, uzmanlık eğitimine başladığı andan itibaren “risk grubu 4” olarak değerlendirilecektir” ifadesi bu konuya açıklık getirmekte.
Ve geldiğimiz noktada, malpraktis davalarındaki tazminat miktarları giderek artış gösterirken sigorta yaptırmanın önemini ve gereğini bir kez daha vurgulamak isterim. Hocalarımızın ve idarecilerimizin de asistan hekimlerin oryantasyon dönemlerinde ZMSS’nin kaçınılmaz olduğunu hatırlatmaları farkındalığı artıracaktır kanaatiyle iyi çalışmalar dilerim.
Dr. Serhan Çolakoğlu
Comments